“Manolyalar”
İmzalı, tuval üzerine yağlıboya.
65 x 55 cm.
* Özel Koleksiyon. ... Çallı’nın Manolyaları
Van Gogh’un ayçiçekleri ne denli önemli ve ayrıcalıklıysa Çallı’nın da manolyaları
o denli önemli ve ayrıcalıklıdır. Türk resim sanatı içinde, İbrahim Çallı imzası,
manolya resimleri ile özdeş bir anlam taşır. İbrahim Çallı eski İstanbul’un
simgesi olan bu çiçeğe, manolyalara resimleri arasında özel bir yer ayırmıştır.
Hasan Ali Yücel’e kulak verelim: “Çallı’dan önce onun çiçeklerini tanıdım. Galiba
Osmanlı Ressamları Cemiyeti’nin sergisinde, beyaz giyinmiş gelinlik kızlar
gibi manolyalar, koyu yeşillerin içinden tatlı gülücüklerle, sanki içime bakmıştı.
Bu gülen, konuşan, şakalaşan, hayret ve hayranlık telkin eden renklerde
meğer Çallı İbrahim adlı sanatkâr bir faninin neşeli ruhu parlıyormuş.”
Döneminde, yakın çevresinde bulunan ressamlar arasında manolya resmi
yapmak bir moda halinde yaygın bir ilgi ile benimsenmiştir. Ancak bunların
arasında Çallı, bir manolya ressamı olarak özgün bir anlama ulaşır.
Manolya, beyaz renginin üzerinde renk lekelerinin oyunlarına olanak sağlayan büyük
çiçeği, bu çiçekleri çevreleyen kalın yapraklarının yarattığı koyu yeşil gölgeleri
ile İbrahim Çallı’nın ilgisini çekmiş olmalıdır. Farklı vazolarda, farklı konumlarda,
farklı boyutlarda ve farklı yorumlarda üretilen bu resimlerin değişmeyen tek özelliği
manolyalardır.
Çallı’nın resimleri arasında manolya resimlerinin sayısal artışının nedenleri, bu çiçeğin
yaprak dokusunun ve biçimsel yapısının oylumsal değerlerinin çekiciliği ile
açıklanabilir. Koyu yeşil yaprakları arasında duru beyaz renk lekelerinin göreceli yanılsaması
da özelliklidir. Ancak Çallı’nın manolya resimleri üretmesine ilişkin bugüne
kadar yapılan araştırmalarda gözden kaçan bir başka ve önemli neden de bu çiçeklerin
bulunduğu kaynak olmalıdır. Fındıklı’da Meclis-i Mebusan binasına taşınan
Akademi ve bu okulda görev yapan ya da öğrenim gören sanatçılar, güzel bir bina
ile birlikte güzel bir bahçeye de kavuşurlar. Bu bahçe ise manolya ağacı ile ünlüdür.
Kaynaklar, İstanbul’da bulunan en büyük manolya ağacının İstanbul Kabataş’ta
Akademi bahçesinde yer aldığını belirtmektedir. Bu yıllarda okulun bahçesinde bir
çiçek serası yer almaktadır. Bahçenin bakımı da Arnavut bahçıvan tarafından yapılmaktadır.
Bahçıvan manolyaları vazoya yerleştirip Çallı’nın atölyesine getirir. Dokunduğu
anda dökülen bu nadide çiçeği Çallı’ya hazırlar. İbrahim Çallı, “kokusu
hoş, rengi hoş” olarak tanımladığı manolyalara özel bir ilgi duyar. Günümüze kadar
ulaşan manolya ağaçları, okulun bahçesi içinde yer alan lojmanda oturan İbrahim
Çallı ve Hikmet Onat’ı, önce iç yakan kokuları, sonra da görsel çekicilikleri ile etkilemiş
olmalıdır. Bahçeden atölyeye, atölyeden tuvallere taşan manolyalar Namık
İsmail, Feyhaman Duran, Hikmet Onat’ın resimleri arasına katılırken Çallı’nın fırçasında
en çarpıcı natürmortlara dönüşecektir.
Manolyaların dışında krizantemler, sümbül ve laleler, güller, ayçiçekleri, mor salkımlar
da yer yer Çallı’nın natürmortları arasına katılsalar da sayısal çokluk ve sanatsal
çekicilik manolyalarda ayrıcalıklıdır... (Ref: Türkiye İş Bankası Yayınları “Çallı ve
Atölyesi”, Kıymet Giray)Devamını Oku