Ketebeli, Hicri 1385 (M. 1965) tarihli,
Rikkat (Kunt) müzehhibe imzalı,
aharlı kâğıt üzerine is mürekkebi ile
kaleme alınmış eserde kûfi ve aklam-ı
sittenin (Altı kalem: muhakkak,
reyhan, sülüs, nesih..., tevki, rıkaa)
farklı kalem kalınlıklarında toplam on
dört ayrı çeşidi yazılmıştır. Satırların
yazıları sırasıyla şöyle tertip edilmiştir:
1) Kûfi, 2) Tevkii 3) Sülüs 4) Nesih
5) Sülüs 6) Tokça Tevkii 7) Tevkii 8)
Rıkaa 9) Rıkaa 10) Tokça Talik 11)
Talik 12) Talik 13) Divani 14) Celi
Divani 15) Rık’a 16) Hatt-ı icaze. Hat sanatı tarihinde aklam-ı sitte’nin farklı kalemleri ile tomar yazmak Yakut el-Mustasimi’ye (vef. 1298) kadar geri giden
bir uygulamadır. Osmanlı hat sanatı tarihinde Şeyh Hamdullah’ın (vef. 1520) aynı geleneği izleyerek aklam-ı sitte’den
“mütenevvi” hatlarla kaleme aldığı bir tomar Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir (Env. No. E.H. 2086). (Bknz. Muhittin
Serin, Hattat Şeyh Hamdullah, Kubbealtı, 2007, sf. 120). Bu tomarlar 16. yüzyıldan sonra yazılmamış ve tarihe karışmıştır.
Bu hutut-i mütenevvia levhasını bu şekilde düzenleyip, bu sıra ile ilk defa yazan hattat Kâmil Akdik’tir. (Bknz. İsmet Binark,
Eski Kitapçılık Sanatlarımız, Ankara, 1975, sf. 114). Kâmil Bey’in eserinde, eski aklam-ı sitte tomarlarının estetiğini levhaya
taşımayı gaye edindiğini anlıyoruz. Hamid Bey’in de satışa sunulan bu levhasında hocası Kâmil Bey’in tertibine sadık
kaldığını görüyoruz. Hamid Bey burada hocası Kâmil Bey’in eserinden naklederek sanatındaki kudretini göstermektedir.
Farklı kalınlıklarda kalemlerle yazılmış olmalarına rağmen satır nizaminin ve birbirini izleyen farklı yazıların birbirleri ile son
derece uyum içinde görünmeleri şaşırtıcıdır ve asıl tertibi yapan Kâmil Akdik’in üstün zevkini göstermektedir. Eserin metni
hadis-i şeriflerden meydana gelmektedir. Yazının çevresindeki boşluklar altın yapraklarla tezyin edilmiştir. Eserin pervazı
halkari tarzında hatayi ve saz yaprakları ile süslenmiştir. Cetvelleri altınla çekilmiştir. Levhanın güzelliğini takdir eden
Şevket Rado, fotoğrafını Türk Hattatları isimli kitabının 267. sayfasında, Hamid Aytaç hakkındaki bölümün başında
yayınlamıştır. Hâmid Bey’in bu yazıların her birinde ne derecede üstad olduğunu gözler önüne seren nadir ve müstesna
bir eserdir.
62,5 x 47,5 cm.
* Referans; Eser, Şevket Rado’nun “Türk Hattatları” kitabının 267. sayfasında yayınlanmıştır.Devamını Oku