'120 s, 17.7 x 11 cm, kağıt kapağında. Bizanslıların Akdeniz’in Venedikliler, Cenevizliler, Pisalılar gibi denizci ve tüccar halklar ile münasebetleri, Konstantinopolis’de yerleşik Yahudiler’in Bizans dönemindeki tarihi anlatılıyor.
'2 cilt. 225; 210 s. 15 x 11 cm, nefis dana derisi cildinde. Ortodoks mezhepler tarafından dindışı ilan edilmiş olan Dürzi’ler hakkında çok nadir, dünya kütüphanelerinde birkaç nüshası bulunan bir kitap. Önce bir Dürzi hikayesi, sonra Dürzilik hakkında tarihi bilgiler ve en nihayet Dürzilerin inançları hakkında sorulu cevaplı bir bölümün yer aldığı kitap halen hiçbir platformda satışta bulunmamaktadır. Çok nadir bu eserin bazı sayfalarında kısmi rutubet vardır.
metin sonunda 4 katlanır harita, 18.5 x 12 cm, kağıt kapağında. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Akdeniz’de Osmanlı egemenliği.
11 gravür, 1 katlanır harita, 16 x 10 cm, bez cildinde. Başlangıcından Osmanlı hakimiyetine Kuzey Afrika’daki ‘berberi’ devletlerin tarihi. Kitapta Barbaros Hayreddin gibi Osmanlı’nın bölgeden öne çıkan isimleri ve bölgede yaşayan halkların hususiyetleri hakkında geniş bilgi yer almaktadır.
25 x 17.5 cm, ex-library nüsha, sırtı bez kapakları karton cildinde. New York Halk Kütüphanesinde yer alan, Türkiye dahil Balkan devletleri ile alakalı kitap ve makalelerin çok geniş bir listesi. Özellikle ulaşılması çok zor olan eski dergilerin içindeki yazıları belgelemesi bakımından önemli bir bibliyografyadır.
vi, 330 s, 3 harita, 1 levha, ex-library nüsha, 19.5 x 12 cm, bez cildinde. Başlangıcından 1900 yılına kadar Doğu Sorunu. Doğu Sorunu’na dahil olan uluslardan Türk, Rus, İngiliz ve diğerlerinin hususiyetleri, Yunan ayaklanması, Kırım Savaşı, Slav krizi ve Osmanlı-Rus Savaşı (1877-78), Ermeniler ve Doğu Sorunu içindeki yerleri gibi bölümlerden oluşan kitap konuya gayet geniş bir perspektiften bakıyor.
. ix, 457 s, 22.5 x 14 cm, bez cildinde. Letters from the Near East 1909 and 1912 (London, 1913) isimli kitabı ile tanınan Maurice Baring’in çocukluk günlerinden itibaren hatıraları. Kitabın 3 bölümü Constantinople (1909), The Balkan War (1912) ve Constantinople once More (1912) başlıkları ile Türkiye’ye ayrılmıştır. ii. Abdülhamid’in sürgüne gönderildiği gün İstanbul’a gelen Baring, şehrin Meşrutiyet dönemindeki genel havasını anlatır. İttihat ve Terakki Partisi’nin önderleri tarafından düzenlenen bir davete katılır. Davette eski usül adetlerin terkedildiğini, herkese viski ikram edildiğini, ev sahiplerinin de pek hoşlarına gitmese de viskiyi tercih ettiklerini yazar. Köprü başında gerçekleşen idamlara tanık olur. Sultan Reşad’in Eyüp’teki kılıç kuşanma merasimini anlatır. Tekrar İstanbul’da (1912) başlıklı bölüm ise bir kolera kampına dönüştürülen San Stefano’ya (bugünkü Yeşilköy) ayrılmıştır. Bu bölümde salgın nedeniyle ıssızlaşan San Stafono’nun genel durumu, salgın nedeniyle oraya
584 s, metin dışında 7 renkli harita (çoğu çift sayfa), metuin dışında 1 renkli gravür, metin içinde gravür ve haritalar, 26.5 x 18 cm, sırtı ve köşeleri deri, kapakları karton cildinde. İngiliz gazeteci George Dodd’un (1808–1881) hazırladığı, Kırm Savaşı ile ilgili önemli kaynaklardan biri kabul edilen bir çalışmadır.
148 s, 9 levha, 22 x 14 cm, şömizli bez cildinde. George Palmer Evelyn (1823-1889) İngiliz subayıdır. Kırım’da savaşın başlamasıyla birlikte sade bir vatandaş olarak bölgeye giderek Osmanlı Ordusunun bir komisyonunda görev almıştır. Savaşın bütün şiddetine, gerginliğine, hastalıklara ve yorgunluğa rağmen fiziki açıdan son derece enerji doludur. Müzayede sunduğumuz bu eser Evelyn’in öncelikle kendisi, ailesi ve yakın arkadaşları için yazmış olduğu bir günlüktür.
'xiv, 209 s, 13 levha, 3 harita, 22 x 14 cm, şömizli bez cildinde.
metin dışındaki levhalarda 69 resim, 23 x 15.5 cm, bez cildinde. Frederick Harris Dawes Vieth Kanada ordusunda teğmendi. Eserinde 1855 yılında Kinburn’e düzenlenen sefer ile 1853-1856 Kırım Savaşı ile ilgili hatıralarını biraraya getirir. Dawes Malta’dan İstanbul’a gitmek üzere bir buharlı ile yola çıkar. Ege denizine ulaştıklarında Girit ve daha birçok irili ufaklı adayı geçerek Çanakkale’ye ve oradan da Marmara’ya ulaşarak Boğaz’da demirlerler. Yazar bulunduğu yerden şehre baktığında adeta büyülenir. Güneş şehrin üzerinde tüm ihtişamıyla evlerin çatılarını, camileri ve minarelerini aydınlatmakta ve ortaya göz kamaştıran bir görüntü çıkmaktadır. Dawes bir an önce gemiden karaya çıkıp şehri yakından tanımak ister. Bir buçuk saate yakın bir yürüyüşün ardından yazarın şehir ile düşüncesi değişir. İki vasıtanın yanyana geçemeyeceği kadar dar sokaklar, üzerinde küfelerle yük taşıyan eşekler ve sırtlarında hadlerinden fazla yükle yürüyen hamallar yazarın ilgisini çeker. İstanbul’un evleri a